Loading...

Yakın Gecmis Zaman


The Present Perfect Tense

Simdiki-Zaman
Genis-Zaman
Gecmis-Zaman
Gecmiste-Devam-Eden-Zaman
Yakın Geçmiş Zaman

Yakın Geçmiş Zaman II

Geçmiş Zaman (miş)
Geçmiş Zaman (miş) II

Gelecek Zaman
Gelecek Zaman-Going to

Geçmişteki Gelecek Zaman
Gelecekteki Şimdiki Zaman
Gelecekteki Şimdiki Zaman II
Gelecekteki Geçmiş Zaman

 “The Present Perfect Tense” geçmişte başlamış ve günümüze kadar gelmiş, etkisi ve belirtisi olan olaylarda kullanılır.

I have
You have
He has
She has
(bayan)
It has
We have
You have
They have

This is the first time Bu … yaptığım ilk kez. All my life Bütün hayatım boyunca  So far / up till now Şimdiye kadar, şu ana kadar Lately / recently Son zamanlarda, yakınlarda This is the best / worst etc. I / you etc. have ever… Bu … yaptığım en iyi … dır

Examples / Örnekler


She has worked here since he graduated from the University.Üniversiteden mezun olduğundan beri burada çalışmaktadır. He has been very busy for the last three days.  I’ve lived in Silivri all my life.
Hayatım boyunca Silivri'de yaşadım.

Geçmişte başlamış ve bugünde devam eden olaylarda kullanılır.

I have taught history at this university for 20 years.
Bu üniversitede 20 yıldır tarih öğretmekteyim.
She has always been very kind to me.
O bana daima nazik olmuştur.

Geçmişte başlamış ancak son zamanlarda ya da şimdiye çok yakın zamanda tamamlanmış aksiyonlarda kullanılır.



Leyla has just arrived.
Leyla daha şimdi vardı.

Geçmişte başlamış ve hala etkisi görünen bilinen olaylarda kullanılır.

She has cut her finger.
Parmağını kesti. ( Parmağı hala kanıyor.)

(+) Affirmative Statements / Olumlu İfadeler

I have built a website lately.
Son zamanlarda bir web sayfası yaptım.

(-) Negative Statements / Olumsuz İfadeler

He hasn’t made many dives.
O çok fazla dalış yapmadı.

(?) Yes-No Questions / Evet-Hayır Soruları

Has she been happy with her class?
Onlar beraber dışarı çıkıyorlar mıydı?

(!) Short Answers / Kısa Cevaplar

Yes, they have. / Evet, öyle yapmaktalar.
Yes, he has. / Evet, öyle yapmakta.
No, they haven’t. / Hayır, yapmadılar.
No, he hasn’t. / Hayır, o öyle yapmadı.

WH- Questions / WH- Soruları (“Ne” Soruları)

Who has taught him to dive?
Ona araba kullanmayı kim öğretti?